SAİD NURSİ'NİN "ÜSTADIM" DEDİĞİ CEMALEDDİN AFGANİ 33. DERECEDEN BİR MASONDU...
1996
veya 97’de Aksaray Akgün Otel’de Risale-i Nur toplantısı yapılmıştı.
Galiba Filistin’den gelen hatipdi; konuşması içinde “Said Nursi,
üstadlarım Cemaleddin Efgani, Muhammed Abduh, Ali Süavi diyor” dedi.
Konuşmaları anında tercüme eden Suat Yıldırım Hoca, hatibin bu cümlesini
tercüme etmedi. Arkasından, Suriyeli Ramazan el Buti konuştu. İşe
bakın ki, bir önceki hatibin söylediğini o da söylemesin mi… Suat
Hocamız, Buti’nin o cümlesini de es geçti. Bendeniz, tercümede bazı
yerleri niçin atladığını yazıp kâğıdı masaya bıraktım. Suat Hocamız
cevap vermek mecburiyetinde kaldı ve “Efendim biz polemik olmasını
istemiyoruz” dedi. Hoca kendine göre bu iki ismi yani Abduh ve
Cemaleddin Afgani’yi Said Nursi’nin üstadı olarak göstermek
istemiyordu. İyi de, Said Nursi kendisi bu isimleri vermekten
çekinmemişse bize ne oluyor!..
16 Mart 2006 Perşembe
(Ali Eren, Vakit)
Cennet Mekan Sultan Abdülhamit Han, Cemaleddin Afgani için hatıratında şöyle demiştir.
"Bir de ortaya Cemaleddin Afgani adında bir şartlatan çıktı. Araştırdım ingilizlerin adamıydı"
Peki
Cemaleddin Afgani kimdi? Bunu 50 yıldır kalemi ile İslama hizmet eden
değerli gazeteci-yazar Mehmet Şevket Eygi'den okuyalım;
----
Camaleddin Afgani'nin iç yüzü
Gençliğimde
Cemalüddin Afganî’yi beğenirdim. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeyken,
Ankara’daki Afganistan elçiliğine mektup yazmış, Afganî hakkında kitap
istemiştim. Onlar da, eksik olmasınlar Afganistan’dan birkaç kitap
getirtmişler, bendenize hediye etmişlerdi.
Sonra
Afganî hakkında malumatım çoğaldı, bende tereddütler başladı. Bir
müddet sonra da onu terk ettim. Artık yıllardan beri Afganî’ye karşıyım.
Onun
bütün ansiklopedilerde yer alan ünlü bir şahsiyet olduğunu biliyorum
ama kesinlikle onu bir İslâm önderi, bir uyanış lideri olarak kabul
etmiyorum.
Taqiyye
yaparak Şiîliğini gizleyip kendisini Sünnî olarak göstermesini doğru
bulmuyorum.Sünnîler Müslüman değil mi? Din kardeşi değil mi? Onları
kandırmak elbette doğru olmaz.
İran’ın
Esedabad şehrine mensup olduğu halde yine taqiyye yaparak kendisini
Afgan gibi göstermiştir. Bu da bir aldatma değil midir? Müslüman, Müslümanları aldatır mı?
Kaynaklar onun Mısır’da, “Kainat’ın Yüce Mimarına” inanan İngiliz mason locasına girdiğini ve sonra buradan atıldığını bildiriyor. Sebep: Hiç inancı olmaması imiş!..
İslâm
dünyasının bugünkü kaosunda, kargaşa ve anarşisinde Afganî’nin büyük
miktarda tuzu biberi vardır.Klasik geleneksel Ehl-i Sünnet
Müslümanlığına karşı, ictihadın yaygın hale gelmesini, herkesi ictihad
yapması tezini ortaya atmıştır.
Afganî, Sultan Abdülaziz zamanında İstanbul’a gelmiş, Darülfünun’da (Üniversitenin eski adı) bir konferans vermişti. Peygamberliği,
çalışarak elde edilebilecek bir sanat olarak gösterdiği için de
Osmanlı ulemâsının haklı ve yakıcı yıldırımlarını üzerine çekmişti.
Osmanlı Devlet-i Aliyyesinin Şeyhülislâm’ı Hasan Fehmi efendi onu
tekfir etmişti(kafirdir fetvası vermişti). Dersiam vekili Halil Fevzi efendi ise Afganî’ye karşı “es-Süyûfü’l-Kavati” isminde
bir reddiye yazarak yanlış fikir, görüş ve iddialarını çürütmüştü. Bu
konferans, Darülfünun’un kapatılma sebeplerinden biri olmuştur.
Afganî’nin İslâm düşmanı Ernest Renan’a reddiye yazdığı söylenir durur. Reddiye yazmamıştır, adeta onu doğrulamşıtır.
Kahire’de kaldığı yıllarda bir Müslüman mahallesinde oturmamış, Yahudi mahallesinde oturmuştur.
Uyanık
ve şefkatli padişah İkinci Sultan Abdülhamid Hân hazretleri Afganî’nin
menfi(olumsuz) bir şahsiyet olduğunu anlamış ve kendisine Teşvikiye’de
bir konak vermiş, orada ev hapsinde (ama altın kafes içinde) yaşatarak
mazarratına, fitne ve fesadına sed çekmiştir.
Bugün
elimizde, Afganî’yi mahkum etmeye yetecek miktarda kitap, ilmî makale,
belge, sağlam bilgi bulunmaktadır. Bunların sentezinin yapılması,
ortaya ciddî, âdil, tutarlı bir dosya konması gerekmektedir. Afganî
hakkında kesin gerçekler şunlardır:
1. Sünnî değildir, Şiî kökenlidir.Şiîliği de sosyolojik Şiîliktir.
2. Afgan değildir, İranlıdır.
3. Ateist olduğuna dair iddialar, karineler, büyük şüpheler vardır.
4. Ehl-i Sünneti ve Cemaati temellerinden dinamitleyen fikirler, tezler, görüşler ortaya atmıştır.
5. Yeterli ilmi, ehliyeti, icazeti olmayanların ictihad yapmalarını, ictihadın yaygın hale gelmesini teşvik etmiştir.
6. İslâm dünyasında terörizmi, siyasî cinayetleri teşvik etmiştir. Nasirüddin Şah’ı Afganî’nin bir hayranı ve müridi katl etmiştir.
7. İngiliz ajanı Blunt ile işbirliği yaparak meşrû Halife Sultan Abdülhamid’i tahtından indirme planları yapmıştır.
Bütün Ehl-i Sünnet ulemâsı, fukahası ona karşıdır.
Büyük fakih, büyük alim Yusuf İsmail en-Nebhanî onu yermiştir.
Keşif ve keramet sahibi mürşid-i kâmiller onun bozuk ve zararlı taraflarını Müslümanlara bildirmişlerdir.
Afganî’nin içyüzü hakkında derli toplu bilgi edinmek isteyenler… “Ehl-i
Sünneti Müdafaa ve Bid’atleri Tenkit,C. 1″ adlı kitaptaki makaleyi
okumalıdır. (Bedir Yayınevi, 466 sayfa. 5 TL. Telefon: )
Afganî’nin menfi bir şahsiyet olduğuna dair Ehl-i Sünnet camiasında tevâtür derecesinde bir ittifak bulunmaktadır.
Ülkemizde
bazı reformcu, kendilerine göre müctehid, yeni bir İslâm türetmeye
çalışan; biraz mutezile, biraz Şiî yenilikçiler Afganî’yi göklere
çıkartmakta, onu büyük mürşid ve rehber ilan etmektedir. Ona yöneltilen
tenkitler için “Afganî’yi tenkit edenler onun taharet bezi olamazlar”
denildiğini hatırlıyoruz.
Bendeniz
sövülsün sayılsın demiyorum. İlmin, sağduyunun, Ehl-i Sünnet
İslâmlığının, sahih vesikaların, doğru bilgilerin ışığında Afganî’nin
içyüzü açıklansın diyorum.
Afganî efsanesi yıkılmalıdır.
Bu yıkım işi yapılırken haksızlık, adaletsizlik yapılmamalıdır.
Afganî, İslâm dünyasına bir ıslahçı, bir kurtuluş önderi, bir inkılâpçı olarak takdim edilmemelidir.
Bu
konuda Müslüman fikir ve kalem erbabı, taharet bezi edebiyatıyla
değil, çok ciddî, daha çok sâkin, çok seviyeli ve ilmî seviyede
tartışmalıdır.
Onun, Allah’a inanan masonlar tarafından locadan atılması bile aslında yeterli bir delildir.
Gariptir ki, Mısırlı Masonların locadan kaydını sildikleri Afganî için Türk Masonları övgü dolu bir makale yayınlamışlardır.
Bir
insanı mahkûm etmek için dosyasını bütünüyle ele almak gerekir. İşte
bu yapılmıyor. Afganî hayranları, Afganî taraftarları bir tür avukatlık
yapıyor, aleyhindeki iddiaları meskutün anh geçiyor.
Lütfen Afganî’yi âdil bir şekilde ele alalım, inceleyelim…O zaman gerçekler gün gibi ortaya çıkacaktır.
Ehliyetleri olmadığı halde bâtıl ictihadlar yapanlar onu çok seviyor, çok destekliyormuş. Bu çok tabiîdir.
Sünnîlerin bu zatı sevmeleri, desteklemeleri mümkün değildir. Yeterli bilgisi ve sezgisi olanlar ne demek istediğimi iyi anlar.
Afganî, Ehl-i Sünnet Müslümanlarına imam, önder, rehber, kılavuz olacak temiz bir şahsiyet değildir.
Bid’atçiler ve Masonlar onu çok seviyor ve tutuyormuş.Bu bizi bağlamaz.
Mehmet Şevket Eygi